Mike Berg, Batıdan, doğup büyüdüğü yerlerden aldıklarını, nefes aldığı topraklarınkilerle bütünleştiriyor. Haritasındaki sınırları bir bir siliyor, düşlerinden, bambaşka bir dünya yaratıyor... Kendini en iyi ifade edebildiği yolla, heykelle gerçekleştiriyor tüm bunları.
Ahşap, kumaş, kağıt, cam ve metallerle anlatıyor öykülerini. Soyut geometrik formlarıyla her dilden kouşuyor. Bu sayede her ülkenin insanı kendinden sayabiliyor onun işlerini. Eritiyor metalleri, tıpkı kendi dünyasındaki sınırları erittiği gibi. Batının akılcılığı kadar, Doğunun mistisizmini de hissettiriyor. Dünyanın sonsuz döngüsünü anlatan Osmanlı kapı desenlerini, Bizans’ın kubbelerini getiriyor akla. Pas tutuyor onun heykelleri, eskiyor; tıpkı Anadolu topraklarından çıkan dokuz bin yıl öncesine ait kalıntılar gibi...
‘Kendimi hep böyle hissediyorum’ diyor: ‘3/5 Çılgın’! Çılgınlık halleriyle gerçekleştirdiği heykelleri duruyor bir kez daha karşımızda. Yine pas tutumuş, yine erimiş, yine mistik, yine akılcı...