Ronit Baranga
Ronit Baranga’nın gerçekçi heykelleri yemeğe, daha spesifik olarak tatlılara farklı bir bakış açısıyla yaklaşıyor.
Kendi ağızları olan bu tatlılar, ısırmak için bir şans bekliyorlar. Ama kim kimi yiyor?
İşlerin sergilendiği masa, üzerinde baştan çıkarıcı elementlerin bulunduğu küçük bir dünya. Sanatçının çay takımında kullandığı parçaları bir metafordur, her bir parçası kırılgan varlıkların oluşturduğu bu küçük toplumda görevini yerine getirir.
Daha psikolojik bir pencereden bakıldığında, Baranga üretmiş olduğu heykelleriyle aslında toplumun lüks tüketimle arasında olan karmaşık ilişkiye ışık tutuyor, özellikle de yemekle. İnsanın hep daha fazlasına ihtiyaç duyması ve istemesi -daha fazla şeker, daha fazla ilgi, daha fazla sevgi- sürekli olarak rasyonel tüketimin sınırlarının zorlanmasını ve insanın hep abartıya yönelmesini vurguluyor.
Heykeller baştan çıkarıcı ve günahkar bir gerçeklikte şekillendirilmiş ve boyanmış. Çilekli tartı kaplayan kırmızı jöle izleyicide şehvetli bir istek uyandırıyor. Baranga’nın heykelleri, insanın hazlarına yenik düşmesi durumunda ‘kendilerini cezalandırma’ eğilimine bir anımsatıcıdır.