Dolanbay

Heavy Paintings – Beyond Traces

November 15 - December 17, 2011

‘Bilinç, avuç içine düşen kar taneleri gibidir, kısa bir süre sonra erir; önce avucunuzda bir ıslaklık kalır, sonra kuruyup geldiği gibi gider. Her seferinde geriye “şey” ile “hiç” arasında izler bırakır, yaşam boyunca arkasından gidilen.’
Dolanbay

Dolanbay, Türkiye’deki ilk kişisel sergisiyle Pg Art Gallery’de izleyicilerin karşısında.
İngiltere’de gördüğü sanat eğitiminin ardından çalışmalarını Almanya’da sürdüren Dolanbay, çağdaş sanatın günümüz resim estetiğini araştıran görsel dil çalışması ‘Heavy Paintings’ ile Türkiye’deki sanatsevelerle bir araya geliyor. Bu çalışma, çağdaş sanata yön veren dönemleri ‘sanatçı’, ‘sanat’ ve ‘yaşam’ üçleminde inceleyip, tarihsel değişimlere paralel ortaya çıkan sanat teorilerini, döneminin sanata etki eden faktörleriyle ilişkisel olarak araştırır.

‘Heavy Paintings’ten 2007-2008 yıllarında ürettigi ‘Emotion in Translation’ ve 2009 yılında başlattığı ‘Performative Journeys’ serilerinden çalışmalarının yer alacağı sergide sanatçının “Untitled Act” adlı performanslarının videoları da tuallerine eşlik edecek.

‘Bilinç adına çıkılan her yolculukta karşımıza boşluklar çıkar; bilinmeyenlerdir bu boşluklar.’

Boşlukları görselleştirmek adına felsefi bilinç akışıyla resim pratiğinde çıktığı bir yolculuğun serisi olan ‘Emotion in Translation’da sanatçı, genelin farkındalığıyla kendini diyalektik bir bütünün parçası olarak algılar ve gerçeği anlamak ve tanımlamak adına kendinden; bilmek adına bilmemekten, algı ve duygu gerçeğinden yola çıkar.

‘Performativ Journeys’ serisi ise, resim sanatının çağımız estetigini, performatif zaman diliminde tekrarlanan “act” olgusu olarak betimler. Bu çalışma resimde alegoriyi, represantasyonu ve öznelligi ret etmiştir; hikaye anlatmaz, gerçeği yorumlamaz, izleyicisinden de yorum talep etmez. Onları liminal bir tecrübeyle baş başa bırakır. Boyayla sürekli tekrarlanan act olgusu her marjinal zaman diliminde tuval üzerinde şekilli/şekilsiz formlar oluşturur. Oluşan formlar ve sanatçının iç diyaloğu arasındaki karşılaşmalarla yaşanan liminal tecrübe, resmetme sürecini yönlendirir. Süreç hiç bir iddiayla başlamaz. Bilinenler bilinmeylere, kullanılan malzeme ise en yalın haline indirgenir. Sanatçı kendinden önceki dönemlerin ve kendi döneminin egemen sanat anlayışlarını kavramış olmakla beraber önceden tanıdığı hiç bir formu ve önceden belirlenmiş hiç bir kriteri referans olarak almaz; act etken bir süreç içinde kendiliğinden oluşan formlar ile sanatçının kendi bilinç akışını esas alarak dış gerçeklikler arasında kurduğu ilişki sonucu süreç içerisinde tuval yüzeyinde öznel olmayan bir içerik oluşur. Oluşan içerik sürecin bitiminde arta kalan kalıntıdir. ‘ Act’ olgusuyla üretilen sanat gerçeğin represantasyonu değil, üretimle özdeşleşmiş gerçeğin kendisidir.