Pg Art Gallery, Hiçbir Şeyin Resimleri sergisini sunmaktan mutluluk duyar. Günümüzde soyutlamayı tarihsel, metodolojik ve tematik perspektiflerden inceleyecek olan karma sergi, farklı periferilerden gelen sanatçılarla, kuşaklar arası bir diyalog yaratarak küresel olanın genişletilmiş bir resmini oluşturmayı amaçlıyor. Hiçbir Şeyin Resimleri, ismini Kirk Varnedoe’nun aynı isimli, Pollock’tan sonra soyut biçimi incelediği, 2006 tarihli kitabından ödünç alıyor. Varnedoe’nun kitabı Batı-odaklı olsa da, biçimciliği saf biçim olarak görmeye karşı durduğu pozisyonunu paylaşıyoruz. Bunun yerine soyut sanatı sosyal bağlam içerisinde anlamlandırılabilen, ’gelişmekte olan bir işaret sistemi’ olarak okuyoruz. Bu işaret sistemi çoğulcu; farklı kaynaklara ve birçok başlangıcı kapsayabilecek dinamik bir mekanizmaya sahip.
‘Hiçbir Şeyin Resimleri’, resimlerin olmadığı bir dünyada yaşama denemesi, ya da temsiliyetin tüketilmesi koşuluna karşı nasıl bir tepki vereceğimizle ilgili. Varnedoe’nun kitabından öğreniyoruz ki soyutlama aynı zamanda öz olanı ortaya çıkarmak amacıyla geçici bir anlamsızlık arayışıdır. Serginin ilk bölümü olan ‘Resimler olmadan hayat’ta derin zaman fikirlerine yoğunlaşarak Devran Mursaloğlu’nun (2002-2017) post-minimalist, süreç odaklı heykelleri gösteriliyor. Mursaloğlu’nun heykelleri mekan üzerine düşünen genç kuşak sanatçıların işleriyle bir araya getiriliyor: Alexandra Paperno’nun yok edilmiş konstelasyonlarından bir parça, Amba Sayal-Bennett’in post-ütopik mimarisi, Hala Schoukair’in çok yüzlü objeleri ve Sergey Rozhin’in ahşap kavramı birlikte gösteriliyor.
İşaret-Yer Sistemleri adlı ikinci bölümde çeviri süreçleri ve dil ile ‘olay’ arasındaki iletime referans veriliyor. İlk olarak sanatçılar Eda Soylu, Sandra Çavdar ve Katherina Olschbaur, şehirler arası, üçlü bir diyalog ile dönüşümün hatırası, İstanbul ve Atina’daki karışıklığı çalışıyorlar. Üçüncü bölümde ‘Tarihi diyaloglar’ başlığı altında Sibiryalı kültür ikonu Damir Muratov, Maleviç’in mirasına esprili yaklaşımını iki kuşak arasındaki diyalogu takip ediyor. İstanbul’da yakın zamana kadar pek bilinmeyen Bilge Friedlaender’ın minimalist geleneğini sorgulayan, 1970lerde yaptığı işlerin öğrencisi ve arkadaşı post-minimalist ressam Kevin Finklea’nin işleriyle olan ilişkisi, sergide Raoul de Keyser’e övgü olarak yer alıyor. Öte yandan Chris Barnard, modern resimde Amerika’nın Batısı’nın kolonyal temsiliyetini sorguluyor.
‘Biçimcilikler’ adlı dördüncü bölümde soyutlamanın haliyle ilgili uykuda olan tartışmalar örtülü bir şekilde uyandırılıyor; sıkça tartışılan zombi biçimciliğine de selam vererek farklı bir soyağacı üzerinden yaratılan anlatımda, genç Rusyalı sanatçılar Petr Kirushna ve Vitaly Barabanov, günümüz soyut biçimciliğini farklı güncel kaynaklara dayandırarak tartışmaya açıyor. Sergideki bölümler birbiriyle konuştuğundan ve birbirine geçtiğinden, farklı okumalar mümkün. Hiçbir Şeyin Resimleri, sürekli değişmekte olan İstanbul’u arkasına alarak izleyiciden soyut işaretleri gerçeklikten kaçma yöntemi olarak değil de çok yönlü düşünce sistemi olarak görmesini talep ediyor ki bu sayede içinde bulunduğumuz derin bedensizlik, duygusal yoksunluk ve sonsuz hareket döneminde sosyal, siyasi ve kültürel olan ile başa çıkabilelim.
Dünyamızın gerçekliği olan bu durumlar ancak karmaşık ekonomik ve endüstriyel kompleksin gerçekliği opaklaştırma ile görevlendirilmesi dolayısıyla çıplak gözle görülemez hale gelmişlerdir. İşte tam da burada sanat gerçekliğe tekinsiz bir dönüş yaşamıştır. Bu dönüş, gerçeklikler olarak vücut bulmak yerine gerçeğin işaretlerinin izini sürmeyi burada ve şimdide gerçekleşen aşkınlığa aitmiş gibi gözükmektedir. Neden şimdi soyut sanat? Varnedoe metnini bu soruyla sonlandırır ve bu soru güncelin tarihi geçmiş bir biçim olmasıyla yüzleşen bizler için hala cevapsızdır. Resim odaklı görsel dünyamız düşüşe geçmişken, antroposen hakkında düşünürlerin sorduğu soru daha önem kazanır: Burada, gerçek objelerle nasıl yaşanır?
Hiçbir Şeyin Resimleri, Pg Art Gallery’de 9 Eylül-7 Ekim tarihleri arasında gösterilecek. Serginin küratörlüğünü Arie Amaya-Akkermans üstleniyor; editörlüğünü yaptığı bir katalog yayınlanacak. Sergi bağlamında gerçekleşecek olan programlama da en kısa zamanda duyurulacaktır.
Teşekkürler: Gallery 11/12 (Moskova), Agial Art Gallery (Beyrut), Alexandra Paperno (Moskova), Bilge Friedlaender’ın Varisleri (New York), Carbon 12 Gallery (Dubai), Alos Cavdar (İstanbul), Fred Giampietro Gallery (New Haven, CT), Iragui Gallery (Moscow), Katherina Olschbaur (Viyana), Kevin Finklea (Philadelphia), Osnova Gallery (Moskova), Pop/Off Gallery (Moskova), Sergey Rozhin (Moskova), Alfred Tarazi (Beyrut).