Pg Basement, 5 Eylül – 25 Ekim tarihleri arasında genç sanatçı Derya Kazan’ın “Taş Mektuplar” adlı projesine ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyar.
Bir bütünden kopmuş ya da koparılmış, bir binanın arasında, bir bahçenin yürüme yolunda, merdivenin basamaklarında, üzerinde yürüdüğümüz dünyada okunulmayı bekleyen binlerce yıllık cümleler bulunmaktadır. Cümlelerin taşıyıcısı bu parçaların neredeyse tüm insanlık tarihinin izleyicisi oldukları söylenebilir. Taşlar oluştukları ortamın fiziksel koşullarını kaydetmekle birlikte bugüne ulaştırdıkları biyolojik kalıntılarla da geçmişi okuyabilmemize olanak sağlamaktadırlar.
Kazan “Taş Mektuplar” adlı projesinde, bir zaman kurgusu oluşturmaktadır. Bu kurguda taşların aktarmacı kimliği, geleceğe temas etmek üzerine bir düşünce var eder. Taşlar, geçiciliğini bugüne ulaşmış yazılı taşlarla, taştan yapılarla kıran geçmiş uygarlıklar gibi bugünü geleceğe taşıma önermesi sunar. Gerçekte bugünden geleceğe aktarılacak olan kalıntıların zamana dayanıklı nesneler olacağı düşünülmektedir. Örneğin, alaşımlar, altınlar, nadir metallerden oluşan cep telefonları dünya üzerinde uzun süre dayanabilir bulunmaktadır. Taştan mektuplar, doğada uzun yıllar kalması olanaklı olmayan parçalara odaklanmaktadır. Bu anlamda taşlar, bugünün yaşayışının kırılgan ve geçici parçalarından izleri içlerine gizleyecektir. Proje, ismini bir mektup klişesi olan cümleden alır: “Sen bu satırları okurken ben çok uzaklarda olacağım.”