Ayla Turan, Ayşe Gül Süter, Bahadır Çolak, Candaş Şişman, Devran Mursaloğlu, Günnur Özsoy, Hasan Pehlevan, Kemal Tufan, Mehmet Sinan Kuran, Melis Buyruk, Yonca Karakaş

Cosmos

Kürator: Pırıl Güleşçi Arıkonmaz

10 Ekim - 17 Aralık, 2017

Beyaz küpün dışında, pop up mekanlarda gerçekleştirdiği sergilere bir yenisini daha ekleyen Pırıl Güleşçi Arıkonmaz, ‘Cosmos’ adını verdiği sergide; Ayla Turan, Ayşe Gül Süter, Bahadır Çolak, Candaş Şişman, Devran Mursaloğlu, Günnur Özsoy, Hasan Pehlevan, Kemal Tufan, Mehmet Sinan Kuran, Melis Buyruk ve Yonca Karakaş’ın farklı disiplinde ürettikleri çalışmalarından bir seçki sunuyor. Cosmos başlıklı sergi, 10 Ekim – 10 Aralık tarihleri arasında Beymen Zorlu Center'da görülebilecek.

Cosmos, evren kaostan çıkan büyük düzen ve Süs’leme. Yunan düşüncesinde sonsuzluğun ve ideal olanın diğer adı. Kendini düzensizlikten çekip çıkaran “düzensiz” düzen... Hemen gökyüzüne baktığımızda bize “bakan” büyük boşluk... Yıldızlar, galaksiler, kara delikler, yıldız tozları, gezegenler ve tepemizde salınan tülden bir bulut. İnsanlar hep onun yasalarını aradı ve aramaya devam ediyor bıkmadan ve sabırla...

Ötede ne var? Belki hiç bilemeyeceğiz üzerimizde uzanan büyük karanlık örtüyü.

Cosmos, kargaşadan, belirsizlikten, saptanamayan ve ölçülemeyenden bir parça çıkarmak belki de... Fiziğin, astronominin ve kimyanın bize güven veren sayıları... Oran! Ama hep elimizden kaçıveren o belirsizliğin ve göreliliğin kamçılayan lezzeti oluyor...

Hiç vazgeçmedi insanlık onu düşünmekten; bilmeye ve “hesaplamaya” çalışmaktan. Elimizde kalan sadece “yüzey” oldu bir tarafıyla, her gün dokunduğumuz ışıklı kutu... Hep onu yontmaya çalıştık binlerce yıldır, kaosun korkutucu karanlığından çekip çıkartmak istedik. Heykelle, mimariyle, boyayla ve sayıların mükemmel Oran'larıyla... Belki de o hep kaosla var...

Cosmos sergisinde sanatçılar bu sezgiyle dikiliyorlar meraklı gözlerimizi karşısına...

Üzerimize sökün eden dijital tül, akışkan madde, eriyen boya, yontulmaya direnen kütle, tekrara direnen “biricik”, uçuşan aura... Aslında hep aynı merak ve dert var faltaşı gözlerimizde, dokunan avuçlarımızda, ağzımızdan çıkan çığlıkta ve kulağımız gelen titreşimde…